Kilo Verirken Sağlığınıza Kavuşun
09.08.2023

Kilo Verirken Sağlığınıza Kavuşun

Aralıklı açlıkta çok kilome amaçlı uygulansada faydaları bunun çok daha ötesinde. 

İlk olarak uzun süre aç kalmak en başta hormonlarımızı etkiliyor, nasıl sürekli bir şeyler atıştırmak hormonların işleyişini bozuyorsa açlık da hormonların daha etkin çalışmasını sağlayabiliyor, Bu hormonların en önemlisi insülindir vücuda besin girişiyle beraber pankreasımız insülin salgılar, açlık durumunda da doğal olarak vücutta insülin seviyesi düşer, sanılanın aksine insülin tek görevi kan dolaşımındaki şekeri hücrelerimizin içerine taşımak değil, mesela insülin aynı zamanda yağ depolanmasında görevli bir hormondur, yani  insülinin biraz daha düşük seviyelerde olması yağ yakımı nı hızlandırır, dolayısıyla kilo vermemize yardımcıdır.

 

Özellikle insülin direnci bulunan kişiler bu tip bir besleme ile aşama aşama geçerek diyabet riskini azaltabilirler, aynı zamanda diyabetli kişilerde de kan şekerinin düzenlenmesinde etkili olduğunu gösteren çalışmalar da mevcut, ancak ilaç ya da insülin kullanıyorsanız hipoglisemi riskini de düşünüp mutlaka doz ayarlaması yapmak gerekir diyabete iseniz doktorunuza danışmadan böyle bir düzene geçmemekte fayda var, uzun açlıkların etki ettiği bir diğer formül ise büyüme hormonudur, büyüme hormonu, çocukluk döneminde adı üstünde büyüme ve gelişmeden sorumlu iken yetişkinlik döneminde miktarı giderek azalır, ancak az da  olsa etkileri büyüktür, özellikle anti aging etkilerinin olması hem yağ yakımın da hem kas kazanımında etki göstermesi ve bağışıklık sisteminin üzerindeki görevleri de bunlardan bazıları, ancak aralıklı açlığın bu etkileri genelde 24-48 saat üzerindeki uzun açlıklar süresince görülür yani kilo vermeye çalışırken 14 saatlik açlık yapıyorum dolayısıyla büyüme hormonum da arttığı için asla kas kaybetmem diye düşünmeyin!

Hala yediklerimizin metabolizmamızın üzerindeki etkileri önemli.

 

Aralıklı açlığın bir diğer etkisi de Otofajiy üzerine özellikle bu aralıkta orucu programlarının yaygınlaşmasıyla beraber adını çok da fazla duyduğumuz bir kavram.

 

Otofajiy sanılanın aksine sadece açlık sırasında gerçekleşmez belli bir seviye de vücutta sürekli tekrarlanan bir olaya aslında.

Peki nedir bu otofajiy ? Otofajiyi aslında vücudun bir onarım mekanizmasıdır, mesela hatalı üretilmiş bir protein varsa bir hücrenin belli bir kısmında hasar varsa bunların onarılması, hasarlı hücrelerin temizlenmesi gibi tüm bu onarım ve yenilenme olaylarını ifade eden kavrama otofajiyi denir.

 

Vücutta özellikle düşük seviyeli stres yaratan olaylar otofajiyi arttırıyor, bunun en pratik yolu da aslında hücreleri aç bırakmak, besin yokluğunda hücresel stresten kaynaklı olarak otofajiy artıyor.

 

Aralıklı oruç uygulamalarıyla ya da besin alımımızı kısıtladığımız normal diyetlerle de biz işte bu otofajiy mekanizmasını uyarabiliyoruz, işte bu hücresel boyuttaki onların tamir yenilenme mekanizmasıyla da aslında kanser gibi alzheimer gibi diyabet gibi pek çok hastalığa karşı da korunmuş oluyoruz, açlığında otofajiyi uyarabildiğini, özellikle fareler üzerinde yapılan pek çok çalışma gözetmiştir, ancak insanlar üzerinde etkisinde seviyede kaç saatlik bir açlık otofajiy üzerinde ideal bir etki bırakıyor, onu hala tam olarak bilemiyoruz, ancak bildiğimiz bir daha var ki orta şiddette yapılan egzersizler de otofajiyi arttırır, yani otofajiy yapıyorum diye günlerce aç kalmak yerine daha alımlı bir açlık periyodunu seçip orta şiddette bir aktiviteyle de, egzersizle de birleştirdiğiniz zaman belki de aynı sonucu elde edebiliriz.

Açlığın kanserli hücrelet üzerindeki potansiyel etkisi en fazla tartışılan başlıklardan biridir.

Kanser herhangi bir organ ya da dokuda hücrelerin kontrolsüz bir şekilde hızla çoğalmasıdır, ve biliyoruz ki bu hücrelerde sağlıklı hücrelerden çok daha fazla glikoza yani şekere ihtiyaç duyar, acaba bu hücrelerin besin kaynağını ortada kaldırmak, yani bir şey yememek, aç kalmak kanser hücrelerinin aşırı çoğalmasını engelleyebilir mi? Biraz önce besin yokluğunda oluşan stresle vücudun bir onarım ve dönüşüm sürecine girdiğinden bahsettik, işte bu süreçte görünmüş ki sağlıklı hücrelerin strese direnci artar iken öte yandan da kanserli hücrelerin ise stres ve direnci açlık süresince besinin yokluğunda azalıyor, bununla beraber ekstra bir etki olarak da açlıkla beraber bağışıklık sistemi elemanlarımız daha aktif bir şekilde çalışabiliyor.

Ancak ne yazık ki çalışmalar daha çok yine hayvanlar üzerinde gerçekleştirilmiş pratikte kanserli hastalar üzerinde bu şekilde açlık diyetlerinin uygulanması uzun dönemde faydadan çok zarara neden olabilir mi? Şeklinde sorularda akıllara gelebiliyor, bununla beraber insanlarda yapılan çalışmalardan birkaçında açlık uygulamalarının kemoterapi olan hastalarda kemoterapini etkinliğinin arttırdığını ve

yan etkileride azalttığını gösteren çalışmalarda mevcut.

 

Aralık orucun bir diğer etkisi de beyin fonksiyonları üzerine yine hayvanlar üzerinde yapılmış çalışmalarda görülmüş ki uzun açlık süreleri farelerin beyninde yeni sinir hücreleri ve bunlar arasında yeni bağlantılar oluşmasını sağlamış, örneğin yapılan bir çalışmada fareler iki gruba ayrılmış 11 ay boyunca bir gruba yüksek yağlı diyet verilirken diğer grup gün aşırı oruç uygulamasına tabi tutulmuş ve 11 ayın sonunda oruç tutan grupta ki  farelerin öğrenme yeteneklerinin arttığı görülmüş.

Bir başka çalışmada ise farelere üç ay boyunca 16 saatlik açlık periyodu uygulanmış ve çalışma sonucunda BDNF isimin de bir kimyasalın beyinde arttığı görülmüş, beyin kaynaklı nöro trafik faktör denen bu kimyasal aslın da beynin büyüme hormonu olarak düşünülebilir.

Beyinde yeni sinir hücreleri ve bunlar arasında yeni bağlantılar oluşmasını sağlar beyni bir anlamda büyütür ve geliştirir aslında, eksikliğinde ise depresyona daha yatkın hale geliriz.

Yine beyin de bu maddeyi arttırmada en etkili olan yöntemlerden bir tanesi de düzenli egzersizdir.

Demek ki aralıklı oruç ve düzenli egzersizle beraber beyni geliştirmekte mümkün.

Hatta öyle ki yine hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar aralıklı açlık uygulamalarının Alzheimer, Parkinson gibi hastalıkların gidişatını da yavaşlatabileceğini düşündürüyor.

Aralıklı açlığın en sık kullanım alanı tabi ki kilo verme, tek bir kurala dayalı bu şekilde beslenme bize bazen daha kolay gelebiliyor, sadece belli saatler arasında ye onun dışında yeme, aslında biz böyle yaptığımızda otomatik olarak akşam yemeğinden sonraki atıştırmalıkları azaltmış oluyoruz ya da kahvaltıyı devreden çıkarmış oluyoruz, dolayısıyla bir kalori açıklığı oluşturmuş oluyoruz, yani vücudumuza aldığımız enerjiden daha fazlasını harcamış oluyoruz, dolayısıyla da kilo vermeye yardımcı olabiliyor, ancak şunu söylemekte de fayda var ki bu şekilde zaman kısıtlı beslenme aralık oruç uygulamalarının normal enerjiyi kısarak uyguladığımız diyetlerden çok da ekstra bir faydası yok olmazsa olmaz değil Yani özellikle kilo vermek için yapılan su diyetlerinin 24 saati aşan oruçların ise sonrada yeme atakları yaşanmasına sebep olması ve sürdürülebilirlik uzak olması en büyük dezavantajı Yani iki hafta boyunca sadece su içtim şu kadar kilo verdim demek çok da büyük bir başarı değil, çünkü bir kaç ay içeri verilen kilodan fazlası muhtemelen çok daha fazlası geri alınıyor.

Özetle açlığın metabolizma üzerine etkilerine baktığımız zaman çok fazla potansiyel faydası var tabi ki, belki ileride insanlar üzerinde yapılan çalışmalarda arttıkça bunlar rutin belli hastalıkların tedavisi için uygulanan programlar olacaktır.

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.